Kürt kardeşlerimizin acısı bizim acımız. Van depreminde tüm ülke olarak kürt kardeşlerimizi bağrımıza bastık. Kürt halkı ile bir sorunumuz yok. Biriz ve bütünüz. Allah' a hamd olsun Ülkemizdeki barış, sevgi ve kardeşlik dünyanın hiç bir yerinde yok. Asıl sorun üst kısımdan kaynaklanıyor. Halkımızı ve kanaat önderlerini muhatap alacaklarına temsilci gibi gözüken insanlarla muhatap olunuyor. Aynı sorun STK ile olan ilişkilerde de var. İyileri tenzih etmekle beraber; kendini toplumun temsilcisi gibi gösteren ancak arkasında hiç bir gücü olmayan insan veya guruplar muhatap alınıyor. Sonuç bu oluyor. Yazık, güzel ülkemize yazık. Kürt kardeşlerimiz de dahil hepimiz bu günleri ararız. Akan kanlar dursun artık. Bakış açılarımızı değiştirelim. Devletimiz gerçek muhataplarla konuşsun, görüşsün. Kendini anlatsın. Bir devlet kendi insanını öldürmez. Öldürürse bu zulumdür. Allah’ ta cezasını er geç verir. Buna şüphe yok. Bir ABD’ ye bakın. Kendini demokrat gösteren AB ülkellerine bakın, katil polis diye bağıranlar oralarda bu eylemlerini yapabilir mi? Sen polise katil diyeceksin, askere, polise taş atacaksın, üniversite bizim defol diyeceksin. Yani güvenlik güçlerini düşman göreceksin sonrada katliam yapıldığında niye bizi korumadın diyeceksin. Yok böyle bir dünya. Ama inanınki defol denilen güvenlik güçleri ve politize olmamış gerçek vatandaş olan bizler; her kim ölürse ölsün, akan kana üzülüyoruz. Teröristte olsa gencecik çocuklar, hayatlarının baharında bir hiç uğruna katlediyor ve kendileri de ölüyor. Onlar da bizim çocuğumuz, keşke sahip çıkabilseydik onların dağa çıkmalarını engelleyebilseydik. Suçlu öncelikle biziz. Kendimizi anlatamadık, devletimizin güzelliğini, gücünü anlatamadık. Hak arama adına dağa çıktılar. Bu ilke hepimize yeter diyemedik. Yöneticilerimiz de yanlış yaptı. Yanlış kişileri muhatap aldı. Soruyorum, Muhatap alınanlar arasında uyum var mı? Hayır. Her biri ayrı telden çalıyor. Devletimizin yanlışları yüzünden sorun birden kürt sorunu oldu çıktı. Sanki aramızda bir savaş varmış ta barış yapalım denilmeye ve adına çözüm süreci denilmeye başlandı. Bu davranışlar yanlış. Bir devlet kendi özüyle savaşa girer mi? Geçmişte omuz omuza değil miydik? Şimdi niye ayrı olalım. Yönetimsel hatalar var ve bunu kullananlar var diye savaş olmaz. Evet, doğu ve güneydoğuda ciddi sorunlar var ve acilen çözülmesi gerekir. Ama bu sorun kürt sorunu değil. Kürt sorunu diyenlere soruyorum; orada Türkler veya başka ırktan olanlar refah içinde de yalnız kürtler mi eziliyor? Hayır. O bölgede esas sorun, cehalet ve geri kalmışlık. Bu sorun nasıl çözülür; uzun vadede eğitimle. Kısa vadede acilen asıl muhataplarla görüşülerek. Asıl muhataplar kimdir? O bölgede yaşayan Kanaat önderleri, gerçek din adamları, Fakka dediğimiz insanlar ve benzerleri. Sözü dinlenen insanlar. Bu insanlar emin olun hiçbir derneğin başkanı falan da değildir. Kendi hallerinde yaşarlar ama halk onlara itaat eder. İşte böyle insanlarla muhatap olunsun. Devlet, şefkatini göstersin. Yapılacak yatırımları devlet yapmasın. Devlet gerekirse parasını ödesin ve iş makineleri de dahil, her türlü ekipmanı oranın halkından ehil olanlara teslim etsin. Bak bakayım kimse cesaret edip o iş makinesini yakabiliyor mu? Bu çok ta basit değil. Asıl Muhatapları ve iş adamlarını iyi seçmek lazım. Orada da batıdaki gibi yolsuzluk ta, yanlışlar da olacaktır. Oradaki kürt kardeşlerime inanıyor ve bu sorunun üstesinden yine kürt halkı gelebilir diyorum. Kan kanla sulanmaz. Ancak, mücadele çeşitli platformlarda silahsızlanma tamamen sağlanana kadar devam etmeli. Asla iş yarıda bırakılmamalı. Bu yalnız, güvenlik tedbirleriyle çözülebilecek bir mesele değildir. Çok boyutludur. Devletin şu an yaptıklarını takdirle karşılıyorum. Ancak acilen ve aynı anda o bölgede asıl muhataplarla, çözüm süreci değil, KALKINMA HAMLESİ başlatılmalıdır. Devletimizin askerini, polisini kendisine ait görmeyenlerle işimiz olmamalı. Bu devlet hepimizin. Kürt kardeşlerimi seviyor ve onlara güveniyorum.Önce En derin muhabbetle herkese saygılarımı sunuyorum.
M. Hatip ERKINAY