Yıllardır süregelen işkence ve zulümün dışa vurumu mu demeliyiz, yoksa dinimizi yok sayıp kutsal şehir Kudüs’ün işgaline artık sabırları kalmadı mı demeliyiz? Bana kalırsa hepsini demeliyiz hatta daha çok şey demeliyiz fakat nedense kimse konuşma taraftarı değil. Öncelikle bir yanlışı düzeltmekle başlamak istiyorum, Filistinliler topraklarını düşündüğünüz gibi direkt olarak Yahudilere satmadı. Geniş araziler arayan Yahudi alıcılar, varlıklı ailelerden bu arazileri satın almayı düşündüler. Birçok küçük çiftçi, zengin ailelere borçlanmış ve bu da arazinin varlıklı ailelere ve sonunda Yahudi alıcılara devredilmesine yol açmıştır. Bu bahsedilen araziler Filistin’in kuzeyinde bulunan ve çok büyük olmayan arazilerdi. Nitekim topraklarını zengin ailelere devretmek zorunda kalan Filistinliler ülkesini terk etmeyip Filistin’de yaşamaya devam etmişti ta ki 1948 Savaşına kadar. Başlayan bu savaştan sonra Filistin dışarıya göç vermeye başladı. Bu olay Filistin dışına çıkan Filistinlilerin yurtlarını, topraklarını satarak değil de savaş yoluyla ve kendilerine karşı şiddete başvurulması sebebiyle terk ettiklerinin delilidir. Çünkü Yahudi örgütleri toprak satın alma konusunda en yoğun çalışmalarını 1948’den önce yürütmüşlerdir. Bu tarihten sonra tehcir yoluyla zaten geniş arazilere el koymuşlardır. Göçe zorlanan Filistinlilerin arazilerini Yahudi göçmenlere vermek amacıyla “terk edilmiş arazilerle ilgili kanun” başlığı altında bir kanun çıkarıldı. Bu kanuna dayalı olarak yüz binlerce dönüm arazi Yahudi göçmenlere verildi. Peki bu cümleyi kuranların İsrail’in Filistinlilere ülkeyi terk etmeleri karışıklığında milyarlarca dolar vereceğini söylemesine karşın Filistinlilerin bu teklifi reddetmesini nasıl yorumluyorlar? Filistinlilerin topraklarını sattığını iddia edenlerin çoğu bu cümleyi Arap düşmanlığından dolayı söylediğini düşünüyorum.

7 Ekim 2023’te İsrail-Filistin arasında başlayan bu savaşın ardından Amerika’nın ivedilikle savaş gemileri, uçaklar ve askeri ekipmanlar göndermesinin sebebi nedir? Kıtalar ötesindeki bir ülkenin bu bölgedeki savaşa müdahale etmek istemesi tabii ki kendi çıkarı içindir. Ortadoğu’da beraber hareket edebileceği tek ülke İsrail’dir ve Amerika böyle bir müttefikini asla kaybetmek istemez. Ve aslında bu yardımların amacı ‘’Amerika burada ve eğer İsrail’e karşı herhangi bir saldırıda bulunursanız bu saldırı Amerika’ya yapmış sayılır’’ demektir. 

Amerika’nın gönderdiği savaş gemileri ve uçaklara bakacak olursak;

F-35, F-15, F-16 ve A-10 savaş filolarında artırıma gidildi. Taarruz grubunda USS Gerald Ford’a eşlik eden gemiler ise USS Normandy, USS Thomas Hudner, USS Ramage, USS Carney’dir. 

Bu kadar savaş gemisi ve uçakların gönderilmesinin tek sebebi elbette ki Hamas değil. Takdir edersiniz ki Hamas’ın gücü ve yapabilecekleri herkes tarafından bilinmektedir. Peki Amerika neden bu kadar çok sevkiyat yaptı? Çünkü Türkiye şu anda Suriye sınırını terörden arındırmak için ciddi anlamda temizlik yapıyor ve PKK-YPG yuvaları teker teker yok ediliyor bu da Amerika’nın Suriye’deki kolunu kesmek demektir. Türkiye, Türk askerinin Suriye’deki görev süresini bir sene daha uzatma kararını aldıktan hemen sonra Amerika da askerlerinin bir sene daha Suriye’de göreve devam etmesi kararını aldı. Bu da demek oluyor ki aslında yapılan sevkiyat tamamen İsrail’e destek amaçlı değil Suriye’deki savaşa hazırlıktır. Yeni dönemde Rusya-Ukrayna savaşıyla başlayıp Karabağ ile devam edip İsrail-Filistin savaşına kadar gelen bir savaş zincirine öngörüyorum ki birkaç tane daha eklenecek. Türkiye’nin Suriye’deki yeni adımları ve KKTC’nin isim değiştirerek Kıbrıs Türk Devleti olmak istemesi haritaların yeniden çizileceğini bize gösteriyor. 

Gelelim tüm dünyanın bu zulme sessiz kalmasına… İsrail şu ana kadar toplam 5 bini aşkın çocuk katletti. Sivil katliamlar hâlâ devam ediyor ve bu durum artık soykırıma doğru ilerlemeye başladı. İsrail savaş ahlakını yok sayarak ‘’orduda tüm kurallar kaldırıldı, savaşan askerler hiçbir şeyden sorumlu tutulmayacak, askeri mahkeme yok’’ kararını aldı. Diğer ülkelerden gelecek tüm yardımlar İsrail askerleri tarafından imha edileceği açıklandı. Abluka altındaki Gazze’de şu an gıda ve ilaç sıkıntısı var ve iki üç ülke dışında bu duruma karşı çıkan yok. Ukrayna-Rusya savaşında kapılarını sorgusuz sualsiz Ukraynalılara açan Avrupa devletleri Filistinliler için ne yaptı? Fiili bir eylem yapmasını da geçtik artık, hangi Avrupalı devlet İsrail’i kınadı? Hangi Avrupalı sivil toplum kuruluşu bu katliama ve zulme karşı çıktı? Peki ya yasaklanan fosfor bombasını kullanan İsrail Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargılandı mı? Tabii ki hayır! İsrail ne kınandı ne karşı çıkıldı ne de yargılandı çünkü hepsi Yahudiler tarafından yönetilip fonlanıyor. Bu zulüme karşı çıkan bir elin parmağını geçmeyecek sayıda ülke var. Bu da Avrupa’nın ve Amerika’nın çifte standart uyguladığını benden olana insan hakları var gerisi beni ilgilendirmiyor dediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu yüzden Filistin’in, Filistin halkının özgürlüğünü ve haklarını en yüksek perdeden haykırıyor, tüm İslam aleminin birlik olup İsrail zulmüne karşı çıkmalarını ve İsrail’e karşı ciddi adımlar atmalarını bekliyoruz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Murat 2023-11-14 05:18:16

Sosyal medyada hesaplarınız var mı?….. Yazınızı çok beğendim ve sizi takip etmek istiyorum

banner39

banner37

banner38