Erbakan Vakfı Gebze ilçe gençlik kolları başkanı Halil Bilikçi'nin Bangladeş'te geçtiğimiz günlerde idam edilen lider Nİzami'nin zulme uğradığına dikkat çekerek, açıklamasını şu şekilde sürdürdü;
13 Mayıs 2016 Cuma 15:47
Değerli Gebzeliler, birkaç gün önce aramızdan bir yıldız daha kaydı. Hayatını insanların iyiliği için adayan Nizami, Bangladeş’te son yolculuğuna uğurlandı. “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir, bir insanı diriltende bütün insanlığı diriltmiş gibidir.” Düsturunu şiar edinmiş Nizami, Zalim idare tarafından idam edilmiş ve geçmişte firavunların, nemrutların ebucehillerin çağdaş versiyonları tarafından susturulmaya çalışılmıştır. Halen Cemaat-i İslami'nin 200'den fazla üyesinin yasa dışı biçimde tutuklu bulunmaktadır. Muhammed Kamaruzzaman, Abdülkadir Molla ve Mevlana Rahman Nizaminin suçları ise 45 yıl önce batıla başkaldırış ve hakkın ülkelerinde tesisi için yapılan mücadeledir, Bu mücadele ise 1971 yılında ülkelerinin İngiliz sömürgesinden kurtulması ve ülkelerinin bağımsızlığı için yapılan mücadeledir. Ancak şimdiki kukla hükümet vasıtasıyla İngilizler, 45 yıl önceki yenilginin intikamını almaktadır. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar, Said Nursinin dediği gibi : “Şu istikbal inkılabatı içinde en gür seda İslam’ın sedası olacaktır. “
Ve Allah (CC) yüce kitabında: Ali İmran süresi 139 da “Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanmışsanız, mutlaka siz en üstünsünüzdür.” Buyurmuştur. İnfazdan kısa süre önce kendisiyle görüşen oğlu Rahman’a son sözleri “İnşallah cennette buluşacağız” olmuştur. İslam ülkelerinin idam kararına tepkisiz kalmasını da eleştiren Rahman, “Maalesef İslam ülkelerinin çoğunda ifade ve toplantı özgürlüğü yok. Türkiye dışındaki ülkelerde özgürlük sınırlı olduğu için gelen tepkiler sınırlı kaldı. Buda gösteriyor ki Cennetmekân Erbakan hocamızın İslam birliği projesinin ne kadar önem arz ettiğini bu günde anlamış bulunuyoruz. Bu gün bu zulme sessiz kalan İslam ülkelerinin kukla yöneticilerine haykırıyoruz ve diyoruz ki, ne yaparsanız yapın firavunu nasıl Kızıldeniz boğduysa, nemrudu nasıl bir sivrisinek helak ettiyse bu zulümde sizi boğacak ve yok edecektir. Bizler şehitlerimizle çoğalırken siz ve sizin gibiler Ebu lehep gibi yok olup gideceksiniz.
Cemaat-i İslami Partisi lideri Matiur Rahman Nizami, şehadetinden saatler önce kaleme aldığı mektupta : “Müslümanlar etle tırnak gibi midir gerçekten? Sökülüyor tırnaklarımız. Etiniz acımıyor mu?” diye soran Nizami mektubuna şöyle devam ediyor:
Doğduğumda nikâhlandığım ve son nefes diye zaman tayin ettiğim buluşmaya gidiyorum. Korkmuyorum. Ardımda pişmanlıklarım var ama üzgün değilim. Kırgınım. Sözünü unutanlara, kardeşinin elini tutmayanlara, düşeni kaldırmayanlara, Allah için gözyaşlarını sakınanlara, zalimin yanında durup mazluma timsah gözyaşları dökenlere, kıyama kalkmayı kolay zannedip elindekini muhafaza etmek için bahane satanlara, alanlara kırgınım. Bu kırgınlıkla kavuşacağım Rabbime söyleyeceğim bunları.
Vuslat bu. Nerede buluşacağı belli olmuyor insanın. Bazen 14 yaşındaki bir kızı Kudüs'te pazarda buluyor. Kafasına sıkılan bir kurşunla göçüyor. Huzura çıkmadan önce melekler yıkıyor onu.
Bazen vuslatına yürümen gerekiyor. Seni evinde bulsun istediğin buluşma için önce evinden ayrılman gerekebiliyor. Sonu görünmeyen bir yolu merakla yürümen gerekiyor. Yol bitip de deniz başlayınca acı acı yutkunmak serbest suya atlamadan önce. Bir kıyıya varıyor elbet denizin sonu. Kıyıya ya canlı varıyorsun ya da cansız vuruyorsun.
Ben gidiyorum… Ardımda bir fikir kalsın istiyorum. Zorla karşılaşınca ölüm korkusundan istikametini şaşıranlarla biz ölümden aynı şeyi anlamıyoruz. Bu bir imtihandı. Kolay olacağını söylemedi kimse. Sancısız olacağını, bedelsiz olacağını. Bu yola baş koymak, sonunda gerekirse bu uğurda o baştan vazgeçmek demekti. Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınmış olabilir. Siz kimsiniz ki..!
Size son sözlerim şudur; “Her zaman batılın, zulmün ve haksızlığın karşısında ilmi mücadeleye devam edeceksiniz. Bir mümin asla Allah'tan ümidini kesmez. Hayatınızın sonuna kadar Allah yolunda bir gaye ile görevinizi sürdüreceksiniz. Batılın tüm tuzaklarına ilim yoluyla cevap vereceksiniz. Kadınlarımızın yetiştirilmesine ve ahlâk yoluna önem vereceksiniz. Cemaat-i İslami'de asla bir lider problemi yaşanmayacaktır. Durum ne kadar kötü olursa, o kadar iyi ve kaliteli liderler yetişecektir. Ben yaşlandım. Rabbim her an canımı alabilir. Ben şehit olarak Allah'ın huzuruna gitmek istiyorum. Benim şehadetim ile beraber değişim başlayacaktır.” Diyerek bitirdiği mektupta bizlere ölümün bir bitiş olmadığını, bilakis dirilişin muştusu olduğunu göstermiştir.
Hapse atılıp, idam ile yargılanan 94 yaşındaki Gulam Azam ve Abdüsselam Muhammed Yusuf hapisteyken vefat etmiş, cemaatin liderlerinden, Muhammed Kamar-uz Zaman, Ali İhsan Muhammed Mücahid ve Abdulkadir Mollave Mevlana Moti-ur Rahman Nizami idam ile şehit edilmiştir.
İdam infazı öncesi hepsine ‘Rejimden af dilerseniz affedilirsiniz’ tebliğine bu muhteşem şahsiyetlerin verdikleri cevap izzet ve vakar sahibi önder mücahitler olduklarının belgesi ve gelecek nesiller için de yol gösterici birer rehber olacaklarının işaretidir.
İdam öncesi ‘Af dileyin’ telkinine Bangladeşli liderlerin verdikleri cevaplar:
Muhammed Kama-uz Zaman: ‘Ben yalnız Allah’tan af dilerim. Münafık bir zihniyetten af dilemem. Hayalim Bangladeş’te İslam’ın hâkimiyetidir.’
Mevlana Moti-ur Rahman Nizami: ‘Ben kimseden af dilemem. Hayatın ve ölümün sahibi ancak Allah’tır.’
Abdülkadir Molla: ‘Suçum Allah’tan başkasına kulluk etmemektir. Mevcut yönetim zalim ve katildir. Onların affına ihtiyacım yoktur. Şehadet bir çağrıdır tüm nesillere ve çağlara; çağrıya uyanlara bin selam olsun, kutlu şerbeti içenler şefaatçimiz olsun inşallah…
Gebze Meydanında son olarak Milli Görüş Lideri Prof Dr. Necmettin Erbakan Hocamız gibi biz gür bir sedayla haykıyoruz ve diyoruz ki:
“KORKARMI NEMRUDUN ATEŞİNDEN İBRAHİM OLURSA İNSAN
EY ZALİMLER FİRAVUN ZİHNİYETLİ İŞBİRLİKÇİLER
HODRİ MEYDAN
HODRİ MEYDAN
HODRİ MEYDAN”
Son Güncelleme: 15.05.2016 17:20