20 Mart 2016 Pazar 14:26
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) Kocaeli Şubesi’nin Mart ayı söyleşi programı önceki gün KOTO Akademi Merkezinde gerçekleştirildi. "Sykes-Picot ve Kut'ül Amare'nin 100. Yıllarında İslam Coğrafyası ve Türkiye: Hedefler, Yöntemler, Araçlar ve Aktörler" konulu söyleşi programının konuğu Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol oldu. Erol konuşmasında özellikle Batının Türkiye üzerindeki stratejileri, Suriye ve Irak politikaları ile başkanlık sistemi ve yeni anayasa üzerinde durdu. Prof. Erol Hükümetin Irak ve Suriye politikalarının sadece ülkenin değil tüm İslam coğrafyasının geleceğini etkileyeceğini vurguladı. Erol "Sykes Picot ve Kutül Emare bu coğrafyada yarım kalmış hesabın adıdır. İngiltere, Fransa ve Rusya'nın yaptığı gizli paylaşımın devamı yaşanıyor." dedi.
"İngilizler üzülmesin diye zafer kutlamasını terk ettik"
ESAM Kocaeli Şubesi tarafından her ay düzenli olarak tertip edilen mart ayı programı Başkanı Av. Alaaddin Çakmak'ın konukları selamlama konuşmasıyla başladı.Ardından Prof. Dr. M. Seyfettin Erol konuştu ve programın sonunda davetlilerin soruları cevaplandı.
Prof. Dr. M. Seyfettin Erol Kut-ül Amare Zaferini anlatırken " Geçtiğimiz günlerde başbakan sayın Davutoğlu aslında çok güzel bir konuya değindi. ya Sykes Picot kazanacak ya da Kutül Amare kazanacak dedi. Başbakan bir tespitte bulunarak bir çağrıda bulundu ama ben bunun anlaşıldığını düşünmüyorum. Çünkü Türkiye tarihi bağlarından ve geçmişinden o kadar kopuk ki başbakanın çağrısındaki karşılığın anlaşılması çok zor. Düşünün bundan elli yıl önce bir bayram olarak kutlanılan Kut Zaferi NATO'ya giriş tarihinden itibaren İngilizler için bir utanç teşkil ettiği için kutlanmaktan vazgeçiliyor. Aslında Kut-ül Amare'yi kazansak da sonuç da kaybettiğimiz gibi tarihi bilinci yaşamamakla da Kut-ül Amare'nin ne demek olduğunu gözlerden kaçırıyoruz." dedi.
"Arap Baharı İslami Hareketleri sulandırmaya çalışma çabasıdır"
Erol " Sykes Picot İngiltere'nin Ortadoğu coğrafyasını kontrol etmek istemesinin bir sonucudur. İngilizler Ortadoğu'da Filistin'i de içine alan bir coğrafyada Böl-Parçala-Yönet taktiğine uygun bir plan hazırladılar. Önce Fransızlar ile daha sonra da Rusya ile bu paylaşım planını gizlice hayata geçirdiler. Ancak bu plan İngilizleri'in işine gelmedi. Özellikle Çanakkale Zaferi ile Kut-ÜL Amare zaferleri sonucunda paylaşım planı akamete uğramıştır. Türklerin kazandıkları bu zaferler ile İngilizler'in hazırladıkları plandan farklı olarak sakat bir harita ortaya çıkmıştır. Bugün yaşanan süreç bu sakat hazırlanan harita planlarının değiştirilmek istenmesinden başka bir şey değildir." dedi. Erol haritayı hazırlayanların ciddi bir değişiklik yapmazlar ise bölgeyi kontrol edemeyeceklerine inandıkları için bu coğrafyanın yeniden yapılandırılması noktasında bir mücadeleye girişildiğini savundu. Sykes Picot anlaşmasının; Ortadoğunun bölüşümünün yanı sıra İsrail'inde kurulmasının temellerinin atıldığı bir plan olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erol " Sykes Picot planına dayanan bu haritanın artık devam edemeyeceğinin anlaşılmasında; öncelikle Arap milliyetçilik akımlarının yükselmesi ve bir dip dalga halinde gelen İslami Uyanışın etkisi oldu. Bugün yaşanan ve adına Arap Baharı denilen akım, özünde Arap milliyetçiliği ile İslami Hareketleri sulandırma hedefi olan planların Emperyalistler tarafından sahnelendiği bir oyundur."
"Hibrid-Vekaleten savaş dönemlerinin içindeyiz"
Prof. Dr. Erol Kut-ül Amare savaşı ve Sykes Picot anlaşmasının açıklamasından sonra tarihsel süreçte savaş ve barış anlaşmaları kavramlarının değiştiğini vurguladı. Erol "1815 sonrası savaşların açık anlaşmaların gizli olduğu bir dönem yaşanıyor. Taki Soğuk Savaş dönemine gelinceye kadar. Soğuk savaş dönemi sonrası ise anlaşmaların, niyetlerin, haritaların son derece şeffaf ve açık olduğu ama savaşların üstü örtülü yapıldığı bir döneme giriyoruz. Biz buna Vekaleten Savaş dönemi diyoruz. Yani sofistike silahlara ihtiyaç duyulmayan, bir çakı ile bile - ki 11 Eylül'ü hatırlayın nasıl bir çakı ile bir savaşın özdeşleştiğini görürüz- savaşın yaşandığı bir dönemdeyiz."
"İstihbarat Örgütleri savaşıyor"
Prof Erol " Şimdilerde yaşanan savaşların aslında 100 yıl önce yaşanan savaşlar ile Emperyalistler için pek farklılığı yoktur. İngilizler Kut-ül Amare'de sömürgelerinden getirdikleri askerler ile savaşıyorlardı. O zaman düzenli paralı silahlı askerler tutuyorlardı. Şimdilerde ise terör örgütleri kullanıyor. Düşünün IŞİD denen örgüt utanmasa denizaltı kullanacak. Terör örgütleri şimdilerde Emperyalizmin taşeronlarıdır. Dolayısıyla profesyonel orduların savaştıkları bir dönem yerine İstihbarat Örgütlerinin savaştığı bir dönem yaşanıyor. Tarih döngülerden ibarettir. Tıpkı 2. Abdulhamid döneminde Yıldız İstihbaratında olduğu gibi milli istihbaratın zayıflatılmak istendiği bir dönemin içindeyiz."
"Ortadoğuyu yeniden şekillendiren kazanır"
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. M. Seyfettin Erol " Az öncede bahsettik 100 yıl sonra yarım kalan hesaplaşmanın devamını yaşıyoruz. Ve ülke olarak bunun tam ortasındayız. Ortadoğu yeniden yapılandırılırsa Dünya buradan yeniden bir düzen oluşturacak. Ortadoğu ve Türk İslam dünyası Jeo-Politik güç alanlarının en önemlisidir.Soğuk savaş sonrası ilk olarak Afganistan'da başlayan Jeo-Politik güç alanlarındaki boşlukların doldurulması işleminde Amerika'nın burayı tek başına dolduramayacağı görülünce bu alanlar diğer aktörlerinde devreye girmesi ile doldurulmaya başlandı. Bu boşluk alanlarını doldurmak için müthiş bir mücadele yaşanıyor."
"Derbent Savaşında düşen sancak kalkmayı bekliyor"
"Türkiye açısından olaya bakıldığında kendi yakın çevresinin kontrolünü sağlamaya çalışan Türkiye'nin etrafında bir çember ve güç alanı oluşturulmaya çalışıyor. Her türlü hamle yapılıyor. Amerika Rusya'nı ve Çin'in yeniden ayağa kalkmasını engellemekiçin bölgeye yerleştiği gibi aynı şeyi Türkiye ve İran açısından da yapıyor. Türkiye için tarihsel süreçte sancağın düştüğü iki yer Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'dir. Bizim Milli Mücadeledeki son cephelerimizdir. Çok kimse bilmez ama bu iki cephede son savaşımız vardır. Adı Debent savaşı. Ben tarih derslerinde bu savaştan bahsedildiğini duymadım siz duydunuz mu. Derbent Savaşı bizim Milli Mücadeledeki son cephemizin son zaferidir. 31 Ağustos 1922'de kazanılan bu zafer çok büyük anlam taşımaktadır. Ancak Milli Hafızamız silindiği için bunlara da uzağız."
"Derbent Türk-Kürt-Arap birliğinin sembolüdür"
"Derbent Savaşı Türkü ile Kürdü ile Arapları ile bu coğrafyanın bir araya geldiğinde neler yaptığını gösterebildiği en büyük örneklerden biridir. Eğer bilseydik ki Derbent Savaşı bizim Milli Mücadeledeki Emperyalist güçlere karşı tüm milletçe savaşımızdır o zaman ayrılığın ne anlama geldiği anlaşılırdı. Tıpkı Haçlı Seferlerinde Selahaddin Eyyubilerin yaptığı gibi Derbent Savaşı da haçlı mantığı taşıyan Emperyalistlere bu milletin en büyük tokadı olmuştur. Biz eğer bir Milli Şuur'dan bahsedeceksek bunu besleyeceğimiz en önemli şey tarihimizdeki zaferlerimizdir tarih bilincimizdir. Bununla birlikte en çok ihtiyacımız olan şey ahlaktır. İlmi ahlak ve Milli Şuur en çok ihtiyacımız olan şeylerdir."
"Sykes Picot'un da BOP'un da ana hedefi İsrail'in bekasıdır"
"Sykes Picot'dan 32 yıl sonra İsrail kuruluyor. Bu anlaşmaya göre var olan Kudüs'teki uluslararası bir gücün bulunacağı maddesine dayanarak İsrail kuruluyor. Zaten Sykes Picot ve BOP neticede İslam ülkelerindeki varlıkların sömürülmesi kutsal mekanların İsrail'e verilmesi projesidir. Bu coğrafyada en önemli ülkelerin hepsi bertaraf edildi. Mısır, Libya, Irak, Suriye ve Cezayir bir şekilde bertaraf edildi. İran bir şekilde hapsedildi. Türkiye ise bir karışıklığın ve iç savaşın içine sürüklenmeye çalışılıyor."
"Devletin bekası herşeyin ötesindedir"
"Bu sebeple Türkiye'nin Irak ve Suriye politikaları çok önemli. İkinci Sykes Picot dönemi olarak da adlandırılabilecek bu dönem diğer adı ile BOP Projesi; haritaların yeniden değiştirilmesi ve sınırların daha çok bölünmesini içerir. İşte bu projenin akamete uğramasını sağlayacak şey az önce de bahsettiğimiz İslam Dünyasında Dip Dalga olarak tarif ettiğimiz Milli Şuur'un yeniden tesisidir. Ülkemizin bugün yaşadığı süreçte karşı karşıya olduğu şey bir beka sorunudur. Dolayısıyla gün yine Derbent Savaşında olduğu gibi Türkü ile Kürdü ile Çerkezi ile Arabı ile birlik günüdür." dedi.
Söyleşinin ardından ESAM Kocaeli Şube Başkanı Av. Alaaddin Çakmak M. Seyfettin Erol'a plaket takdim etti ve teşekkür etti.
Son Güncelleme: 20.03.2016 14:27