Dünya ekonomisini etkisi altına alan pandeminin sektörümüze etkilerinin farkındayız, fakat bu fahiş fiyat artışlarının sadece pandeminin sektörümüze etkilerinden, enflasyondan ve döviz kurlarından kaynaklı olduğunu söylemek gerçekçi bir tanımlama olmaz kanısındayız.
Türkiye ekonomisinin stratejik sektörleri arasında başı çeken inşaat sektörünü en çok etkileyen girdi maliyetlerine gelen fahiş zamlardır. Milli gelir içindeki doğrudan payı yüzde 5-6 arasında hesaplanan, bununla beraber 200'ü aşkın alt sektör üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkileri nedeniyle ekonomi içindeki payı yüzde 30'lara ulaşan inşaat sektörü, istihdam açısından da büyük önem arz etmektedir. Sahip olduğu yüksek istihdam potansiyeli ile işsizlikle mücadelede öne çıkan inşaat sektörünün istihdam içindeki payı her ne kadar son yıllarda gerilese de yaklaşık 2 milyon kişinin yani istihdamın yaklaşık yüzde 7'sinin ekmek kapısı olduğu gerçeği göz ardı edilememelidir. Dolayısı ile bugün burada çimento fiyatlarındaki fahiş fiyatlara karşı verdiğimiz mücadele sadece bizim değil ülkemiz ve milletimiz adına gerçekleştirdiğimiz bir hak arayışıdır.
Fahiş zamlarla birlikte inşaat sektöründe yaşanan her olumsuzluk; 200 alt sektörü, milyonlarca tüketiciyi, kentsel dönüşümü, orta ve dar gelirli vatandaşın konuta erişimini, istihdam gücünü ve piyasa istikrarını olumsuz etkilemektedir. Türkiye’de İnşaat sektöründe kullanılan birçok malzemeye enflasyon ve döviz artışının da üzerinde zamlar yapılmış, özellikle ÇİMENTO sektöründe fahiş oranlara varan zamların yapılması, müteahhitlik sektörü ve kamu yatırım menfaatleri adına artık kabul edilemez seviyeye ulaşmıştır.
İnşaat sektörünün karşı karşıya kaldığı fahiş fiyat artışlarını; başta Ticaret Bakanımız ve diğer ilgili bakanlarımıza defaten aktardık, maalesef fiyatlara yansıyan olumlu bir netice alamadık. Özellikle çimento fiyatlarında yaşanan tekelci fiyat uygulaması ve keyfiyete bağlı zamlar, bardağı taşıran son damla olmuştur. İnşaat sektörünün bugün en büyük sorunu maliyetlerde ortaya çıkan ancak fahiş noktalara ulaşan artışlardır. Yani sektörün sorunu, pek çok sektörün de yaşamakta olduğu gibi girdi maliyetlerindeki artış değil, başta çimento olmak üzere girdi maliyetlerindeki fahiş artıştır.
İşte bizim çimento tekeli olarak adlandırdığımız taraf ile mücadelemiz tamamıyla bu fahiş artışlara karşı oluşturduğumuz bir tepki sürecidir ve oluşacak diğer fırsatçılara karşı mücadelemizde her platformda devam edecektir. Ki bunlardan çimento fiyatlarında yaşanan fahiş artışı, aylardır detaylıca ve tüm maliyet kalemlerini, sektöre, imalata, istihdama etkilerini dikkate alarak dillendiriyor ve tüm platformlarda paydaşlarımızla birlikte ifade ediyoruz.
Çimentodaki yıllık fiyat artışı yüzde 200'ler düzeyinde. Bu durum karşısında direnç gösterme ve haklılığımızı ifade etme hakkımızı kullanarak devletimiz ve devlet büyüklerimize duyduğumuz güvenle bir hakemlik çağrısı yapıyor ve desteklerini bekliyoruz.
İnşaat sektörü olarak, son çare en demokratik hakkımız olan “İŞ BIRAKMA VE BOYKOT” hakkımızı son zamanlarda ülkemizin yaşadığı doğal afetlerle mücadele ettiği günlerde baskı aracı olarak kullanmayı uygun bulmadık ve yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen sabrettik. Ancak, sosyal medya ve basın üzerinden mücadelemize devam ederek, özellikle çimento sektörünün fahiş zamları geri çekmesi yolunda verdiğimiz mücadeleye çimento sektörü yeni zamla karşılık vermiş, Türkiye inşaat sektörüne
“İŞ BIRAKMA VE BOYKOT” dışında seçenek bırakmamıştır.
Türkiye inşaat sektörünün çatı kuruluşu olan konfederasyonumuzun (İMKON) yönetim kurulu geçtiğimiz hafta Perşembe günü toplanarak ‘’İŞ BIRAKMA VE BOYKOT’’ kararı alarak, sektörü bu eyleme sürükleyen süreci, bugüne kadar verilen mücadelenin özetini, iş bırakma kapsamını, beklentilerini ve boykot tarihlerini açıklamıştı. Bugün gelinen noktada çimento fiyatları ile ilgili olumlu bir netice alınmamasından dolayı birliğimizi temsilen ülkemizin 41 şehrinde birlik başkanlarımızla birlikte ortak basın açıklaması yapıyoruz. Alınan karar gereği bizlerde bu sürece milletimiz ve sektörümüz adına katkı sunmak için gönülden dâhil olduk.
Sayın Cumhurbaşkanımıza olan güvenimizle buradan ilgili bakanlıklarımıza ve rekabet kuruluna bir çağrı yapıyor ve acilen konuya müdahil olmalarını talep ediyoruz. Doğrudan inşaat sektörünü vuranmaliyet artışları dolaylı olarak vatandaşın yaşamını, ekonomik ve mali dengeleri de olumsuz etkiliyor.
Şöyle ki;
Artan inşaat maliyetleri konut fiyatlarını artırıyor ve vatandaşların ev alma hayalleri belirsiz bir geleceğe bırakıyor. Yükselişe geçen inşaat maliyetleri nedeniyle artan konut fiyatları enflasyonu tetikliyor, Cumhurbaşkanımızın enflasyonla mücadele politikasına zarar veriyor.
