Gençliğimi hatırlıyorum. O zamanlar çocuktuk. Büyükler konuşur, küçükler susardı. Ramazan aylarında oruç tutabilir misin diye bir soru yoktu. Zaten o kadar özenirdik ki kendi isteğimizle sahura kalkar ve oruç tutmak isterdik. Sahurun ve iftarın ayrı bir yeri vardı hayatımızda. Ailece hep beraber bir araya geldiğimiz saatlerdi iftar ve sahur. İftarda en güzel yemekler yapılır, az da olsa çiğ köfte yoğrulur, sıcak yaz günlerinde buz gibi soğuk sular sofraya konur ve top patlaması beklenir. Her şey önünüzdedir, ama hiç bir şey yiyemezsiniz top patlamadan. Top patlayınca bir hurma ile oruçlar açılır, ardından buz gibi sulardan içilir, daha sonra doyasıya güzelim yemeklerden yenirdi. Ardından değişik camilerde teravih namazları kılınır. Yorgun argın eve dönülürdü. Birkaç saatlik uyku sonrasında davul sesleri eşliğinde sahur için sofra başında toplanılırdı. Her gün mutlaka kıymalı yöresel böreğimiz olurdu sahurda. Çayla birlikte börekler ve yemekler yenir, sabah namazları da eda edilir, ertesi güne güç toplamak için uykuya geçilirdi. Teravihten gece 12’ ye doğru çıkılır, sabah namazlarına da mukabeleye gider, kuran dinlerdik. Ramazan boyunca bu böyle devam ederdi. Yorgunluğumuz, açlık ve susuzluğumuz yüzümüze yansırdı. 16, 17 saat aç kalıyoruz, sigara içemiyoruz, yeterince uykumuzu alamıyoruz. Tüm bunlar ciddi bir stres ve sıkıntı kaynağıdır. Buna rağmen oruç tutunca çok sinirli oluyorum, sigara başıma vurdu diyemezdiniz. Deseniz de kahrınızı çeken olmazdı. Hele ki babanıza veya büyüklerinize bağıramazdınız. Bunların aksi yok muydu? Vardı tabi. Ancak ben genel durumdan söz ediyorum. Böylece koca ramazan geçer, bayram gelir. Bayramların ayrı bir havası vardı. Hani hep deriz ya nerde o eski ramazanlar, nerde o bayramlar. Bayram arifesinde banyolar yapılır, varsa bayramlıklar hazırlanır, ütülenir, başucunuza konur. Sabahleyin erkenden kalkılır, sabah namazı kılınır, ardından bayram namazı beklenir. Bayram namazı kılındıktan sonra camide mahalle halkı ile bayramlaşılır. Evde bayram yemeği hazırdır. Yine ailenin tüm fertleri bayram yemeğini yer. Ailenin fertleri derken evde olan aile fertlerinden bahsetmiyorum. Onlar zaten evdeler. Ankara’ da, İzmir’ de nerede olursa olsun tüm kardeşler bayram sabahı baba evinde toplanır. Bayram yemeği birlikte yenir, aile fertleri birbiriyle bayramlaşır sonra her kes dilediği yere gidebilir. Tabi ki uzak olduğu veya kocasının ailesine gitmek durumunda olduğu için gelemeyenlerimiz vardı. Ancak her bayram evimiz dolup taşardı. Hele kurban bayramlarında evde 4, 5 koç kesildiği olur, kapının önü araba dolardı. Görevler ifa edilir, uzaktan gelenler gider, yakındakiler de bayram ziyaretleri yaparlardı. Babam büyük olduğu için önce bize gelinirdi. Daha sonra bizler konu komşu veya yakın akraba bayramlaşmasına giderdik. Sevinçle, heyecanla beklediğimiz, bayramın nasıl geçtiğini anlamazdık. Küçükler bayram harçlıklarını alır, topladıkları para ile lunapark gibi yerlere gidip oyuncaklarla oynarlardı. Bu da ayrı bir heyecan kaynağı idi. Büyüklerimiz vefat etti. Şimdi biz büyük sınıfına girdik. Şimdilerde, ramazan geliyor, göstermelik iftarlar ve lüks iftarlardan sıra gelirse aile iftarda toplanır. Sahurda zaten aileyi bulabilirsen toplarsın. Kimi uykum var diyor kalkmıyor, kimi ben sahursuz tutarım diyor kalkmıyor. İftarda ve sahurda bulduklarınla yetinirsin. Oruç tutmayanların bahanesi hazır, oruç tutunca çok sinirli oluyorum. Midem ağrıyor, sınavım var, ders çalışıyorum. Teravihe ilk birkaç gün gidilir, sonra bayram sabahına kadar teravihi hak getire. Bir de kadir geçinde teravih kılındı mı yeter. Ramazanın havasını, iklimini özümseyemeden bayram gelir. İki rekât bayram namazı kılınır, cemaatin bir kısmı camide bayramlaşır. Bitişiğindeki komşu tatilde, aile fertlerinin bir kısmı tatilde, Bayram mı tatil mi belli değil. Sokaklara ramazan uğramıyor sanki. Eskiden bayramlaşma önceliği, mahalle komşuları ve ailenindi. Protokol bayramlaşması 2. Günde olurdu. Şimdi bir bakıyorsun bilmem kaçıncı geleneksel bayramlaşma birinci gün saat 11.00 da. Ailemle, komşularımla ne zaman bayramlaşacağım da protokol bayramlaşmasına gideceğim? Ramazandan sonra bayram da kayboldu. Kayıp aranıyor. Bulana huzur var, mutluluk var. Kalın sağlıcakla…
M. Hatip ERKINAY