Vaadlerin seçimin önüne geçtiği bir dönemi geride bıraktık. Bazı partiler açık artırma yapar gibi
rakamlar verdi. Kimi de onlar konuşur biz yaparız dedi. Belirli bir kesimi temsil ettiği düşünülen bir
parti lideri de, tüm Türkiye’ nin partisiyiz dedi. Bu yöntemle çeşitli kesimlerden oy aldı ve barajı aştı.
Liderlerin samimiyeti tartışılır olmakla birlikte seçmen tüm partilere mesaj verdi. Seçimden önce her
kes iddialıydı. Rakam verenler de oldu. Seçimler bitti yine her kes galip. Bana göre halkımızın verdiği
mesajlar açık ve net. Kimsenin sağa sola bükmesine de gerek yok. Hiçbir parti seçimi kazanamadı.
Kazansaydı iktidar olurdu. Bu seçimden en başarılı çıkan parti HDP’ dir. Ancak, unutulmamalıdır ki bu
partiye destek emaneten verilmiştir. Merkezi bir partiyiz dediler ve biz sloganıyla halkı ikna ederek
başarılı bir sonuç aldılar. MHP için durum aynı değil. Mevcut siyasetini sürdürdü ve değişim yok dedi.
Seçmen de MHP’ ye artık uzlaşıyı seç demiş oldu. Belki milletvekili sayısı arttı ama etkisine
baktığımızda başarı var diyemeyiz. CHP’ yi anlatmaya gerek yok. O cephede de değişen bir şey yok.
Seçmen, tüm güzel vaadlerine rağmen CHP’ ye ve liderine sana güvenmiyorum demiş oldu bence.
AKP’ ye gelince; tüm muhalefetin tek parti gibi iktidara yüklenmesine rağmen birinci parti ve en çok
oy alan parti oldu. İktidarın hala tartışılıyor olması başka bir şey söylemeye gerek bıraktırmıyor. Yani
seçmen AKP’ ye icraatlarını sürdür ancak yalnız değilsin, muhalefetten destek al dedi. Kısaca tüm
liderlere, hiç birinizin tutumunu tam uygun görmüyorum. Hepiniz tutumunuzu gözden geçirin;
iktidardayken muhalefet hain, muhalefetteyken iktidar hain anlayışından vazgeçin, siz vazgeçmez
iseniz ben sizden vaz geçerim dedi seçmen. Buna rağmen kimi ben muhalefet kalayım, kimi onunla
koalisyon yapmam gibi önden pazarlıklar yapıyor. Mademki bu seçmen hiç birinizi yeterli görmedi, o
halde her kes aldığı oy nispetinde katkı sunmalı. Ben olmadan iktidar olamazsın o halde benim
dediğim olur demek fırsatçılıktır. İstisnasız tüm partiler önce koalisyon yapmanın yollarını
denemelidir. Sonrasında oturup, halkın rahatsız olduğu konuları bir bir masaya yatırıp, koalisyonda
veya muhalefette bunların takipçisi olacağız demelidir. İktidar olmak için % 7 desteğe ihtiyacı olan
partiye, benim dediğim olursa destek veririm demek ne kadar doğru olur? Hukukun üstünlüğünü
sağlamak, yolsuzlukla mücadele etmek, kalıcı bir milli eğitim politikası oluşturmak, katılımcı yönetim
anlayışıyla yeni bir anayasa yapmak gibi devasa sorunlar vardır. Bu sorunlar, kim olursa olsun iktidarın
tek başına çözebileceği sorunlar değildir. Bu sorunların çözümü için milli mütabakat şarttır.
Matematiksel çoğunlukla yapılacak anayasa tek taraflı olur ve yıkılmaya mahkumdur. Seçmenin
verdiği mesajlara ve günümüzün acı gerçeklerine rağmen liderler hala ben benim sen sensin; gel
pazarlık edelim diyor. Neyin pazarlığı yapılıyor? Gün pazarlık günü değil, uzlaşı günüdür, birlik
günüdür. Ortada matematiksel gerçekler varken AKP dahil kimsenin pazarlık etme gücü yoktur. AKP,
mevcut icraatlarını sürdürmek, Türkiye’ yi dünyada ilk sıralara sokma hedefinden vaz geçmek
istemiyorsa; pazarlıklara dayalı, zorlamalı bir koalisyona asla evet dememelidir. An itibariyle güçlü bir
hükümet kurulması ümidi ütopya gibi gözükmektedir. Buna rağmen AKP pes etmeden, güçlü, lider
Türkiye hedeflerinden taviz vermeden bir koalisyon kurma gayretini sonuna kadar denemelidir.
Bunun yolu da önce kendini çek etmesinden geçmektedir. Görüşmelerine başlarken, hiçbir talepte
bulunmadan, al şu bakanlık senin olsun demeden, ben kamuoyunun vijdanını rahatsız eden konuları
çözeceğime söz veriyorum, Lider Türkiye için gelin hepimiz birlik olalım ve erken seçim değil, milli
mütabakat hükümeti kuralım, Liderlerin partisi değil, halkın partileri olalım demelidir. Tabi ki hiçbir
hareket lidersiz başarıya ulaşamaz. Liderler tahakküm yerine denetim görevini yerine getirmelidir.
Lider de bellidir. Ancak herkes gibi liderler de halkına hesap vermelidir.
En derin muhabbetle herkese saygılarımı sunuyorum.
M. Hatip ERKINAY