İnancın, mülkün, huzurun, kısacası insanlığın teminatı, Osmanlı İmparatorluğumuzun küllerinden doğan TÜRKİYE’ mizin, yeniden doğuşunun ilk adımı olan 19 Mayıs 1919 tarihinin yıldönümü olan bu güne selam olsun. Dünyanın jandarması Osmanlı’ dan günümüze gelene kadar hak davada emeği geçen; tüm İmparatorlarımızı, Fatih Sultan Mehmet’ i , tüm komutanlarımızı ve Atatürk ile silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle yad ederim.
Bu anlamlı günde ismi açıklanan, Ak Partinin yeni genel başkanı ve yeni başbakanımız Binali Yıldırım’ın yeni ve GÜÇLÜ TÜRKİYE yolunda yapacağı çalışmalarında başarılar dilerim. Tarihimizden ders alarak geçmişteki hataları yapmayacağı ümidiyle, yeni Başbakanımızdan beklentilerimizin çok yüksek olduğunu belirtmek isterim. Başkomutan olarak adlandırılmasına rağmen etkisi olmayan bir cumhurbaşkanımız yok artık. Tüm dünya ile barış içerisindeyiz deyip, dünyanın oyuncağı olan bir Türkiye yok artık. Neredeyse daha dün bağımsızlığını ilan eden komünist ülkeler bile hemen tam üye yapılırken; yıllardır müracaat etmiş, bizi kabul edin diye yalvarmamıza rağmen bizi almayan, Avrupa Birliğine artık biz varız diyebilen bir Türkiye var hamd olsun. Düne kadar Natoya girebilmek için şehitler vermesine rağmen Natodan karşılığını alamayan, AB’ ye girebilmek için tek taraflı gümrük muafiyetlerine razı gelmesine rağmen gidin ev ödeviniz bitmedi, çalışın gelin aşağılamalarına razı gelen Türkiye yok artık. Tabi ki ben varım demenin bir bedeli var ve bu bedeli ödemeye hazır olmalıyız. Yükümüz düşündüğümüzden de ağır. Gerekirse yeni bir kurtuluş savaşına girebiliriz. Bu savaş geçmişte bildiğimiz savaşlar gibi değil, çok daha çetin. Kurtuluş savaşımızda düşman çoktu ama belliydi. Şimdi de düşman çok ancak, dostla düşmanı ayırmak feraset gerektiriyor. Bu mücadele, yalnız iktidarın mücadelesi değildir. Yalnız Cumhurbaşkanı ve Başbakanın uyumuyla kazanılacak bir mücadele değildir. Bu mücadele topla, tüfekle veya bombayla değil, stratejik planlamalarla hayatta kalabilme mücadelesidir. Biz henüz hissetmesek te düşmanlarımız dirilişimizi hissettiği için huzurumuzu daha çok kaçıracaklar. İçimize daha çok fitne sokmaya çalışacaklar. Siz kimsiniz de liderliğe soyunuyorsunuz diyorlar. Bu mücadelenin tek adamlık mücadelesi değil, yönetim kademesinin en tepesinden halkına kadar bir uyum mücadelesi olduğunu göstermesini bekliyoruz yeni yönetimden. Halkımız üzerine düşen görevi yapıyor. Geçmiş seçimlerde defalarca iktidara ve muhalefete uzlaşın, kavga istemiyoruz dedikçe mesajı alamayan zevat daha çok sertleşeceğim dedi. İktidarın tek güç görünmesinden rahatsızız ama GÜÇLÜ TÜRKİYE’ yi bu iktidar inşa eder dedi halk. Tereddütlerimiz var ama durmak yok yola devam dedi. Yeni Başbakanımızdan ve yeni yönetim anlayışından; Halkının verdiği mesajı alamayan muhalefeti ikna etmesini bekliyoruz yeni dönemde. Muhalefetin dediğini haklı çıkarırcasına hareket eden bazı yöneticilerimize de dur demesini bekliyoruz. Muhalefette yer alan çok değerli insanlarımızın da kurtuluş mücadelemizde içselleştirilmesi, davaya değil, kendine hizmet eden çürük elmaların ayıklanmasını bekliyor ve ümit ediyorum. Kaybedilecek zamanımız yok. Hainlerin devletin her kademesinden temizlenemediğini ve mücadelenin zorluğunu biliyoruz. Devletin her kademesine bu millete hizmet etme hedefinin verilerek, devletin milletin ta kendisi olduğunun yeniden canlandırılması, yasaların halkın huzuru için var olduğu bilincinde olan, çözüm odaklı, feraset sahibi, geçmişine bağlı, geleceğinden ümitli liyakatli yöneticilerin iş başında olması önceliğimiz olmalıdır. Böyle davranıldığı sürece yeni dönem zaferin habercisi olacaktır. Bu halkın da hak davanın takipçisi olacağına inancım tamdır. Allah yar ve yardımcımız olsun.
En derin muhabbetle herkese saygılarımı sunuyorum.