Fakat;Nuri Bilge Ceylan Üç Maymun filmi ile bir ters bir ivme gerçekleştirdi o yıllarda.Bugünlerde izlediğim Kış Uykusu filmi ile de bir karışım yaptığı aşikar.
Öncelikle;Kış Uykusu ile Ceylan Türkiye sorunlarına ve gerçeklerine bir eğilim göstermiş.Türkiye portresini kendisine göre inceliyor ve bu bir büyük başarı şeklinde gerçekleşiyor.İlk filmlerinde,sadece bir kesimden bahsederken,Türkiye geneleine yayılıyor.
Din,Adalet,Vicdan,Ahlak dürtülerini Türkiye kapsamında inceliyor.
Bunu yaparken eski tiyatrocu şimdiki varlıklı bir insanın gözüyle yapıyor.Öncelikle bu kişi;hem sanatsal bir özgeçmiş hem de şu andaki varlıklı kapitalist özelliği nedeniyle hafif bocalıyor.Merhamet-Din gibi olgulardan çok Ahlak ve Etik adamı.
Bu karakterin kız kardeşi ise: tipik bir özellik gösteriyor ki o da şu;tatminsiz ve bu yüzden karşı tarafı baltalamak ve vardığı nokta itibari ıle karşı tarafı şüpheler içinde hapsetmek.
Yine bu karakterin eşi ise;hali-vakti yerinde olmanın keyfini sürüyor fakat mutsuz,bunun sebebi ise kendini sürekli kontrol altında hissetmesi ana karakter tarafından,kendisine ve ona saygı duymasına rağmen.
Filmde diğer önemli bir karakter,imam karakteri.Ceylan bu karaketere biraz sert davranıyor.İmamı;pis,ayakları kokan ,hafif içinde var olduğu kıtlık durumundan dolayı fayda gözeten bir karakter olarak gösteriyor ki,bu günümüz Türkiyesinde tartışılabilir.
Bir önemli karakter ise imamın kardeşi.Etik ve ahlak ile yakından uzaktan bir ilgisi olmasa da içgüdüsel olarak en harbi ve delikanlı karakter olarak karşımıza çıkıyor.
Böylelikle;filmin tamamına bakıldığında , yeni bir Nuri Bilge Ceylan mozaği ya da Türkiye gerçeği kendisini bir anlamda ispat ediyor.
Buz Göz öldü;yasasın Kral der gibiyim.