Deniz Şehitleri Abidesi'nde gerçekleştirilen törende konuşan Denizaltı Merkez Eğitim Komutanı Albay Hasan Çankaya, Türk milletinin tarih boyunca hep hür yaşadığını belirterek, Türk milletini farklı ve güçlü kılanın, atalarından kalan hür yaşama özelliği olduğunu söyledi.
Bugün hür olarak yaşamayı, şehit ve gazilere borçlu olduklarını ifade eden Çankaya, Dumlupınar denizaltısında şehit olan 81 denizciyi saygıyla andıklarını kaydetti.
Çankaya, Dumlupınar denizaltısının 1944 yılında ABD'de inşa edildiğini dile getirerek, "Türkiye Cumhuriyeti'ne devir teslim edilerek 19 Aralık 1950'de Türkiye'ye intikal ettirilmiştir. Dumlupınar, elim kazadan sonra 1. İnönü ile katıldığı ve başarılı geçen NATO tatbikatından sonra Gölcük'e intikal ediyordu. 1953'te 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gecede Çanakkale Boğazı'na girilmişti. Saat 02.00 civarında Nara Burnu açıklarından İşveç bandıralı Naboland gemisiyle çarpışmış, içindeki kahraman Türk denizaltıcılarıyla sulara gömülmüştür" diye konuştu.
Çarpışma sonrasında köprü üstündeki bazı subayların denize düşerek kurtulduğunu belirten Çankaya, günün teknolojik şartlarının yetersizliği, olumsuz hava şartları nedeniyle kazadan sonra yapılan kurtarma çalışmalarının sonuçsuz kaldığını bildirdi.
Çankaya, "Dumlupınar'da Türkiye insanının ve Türk denizcisinin üstün nitelikleri, kahramanlığı ve disiplini sınanmış, bu kazayla Türk ulusunun kalbi sızlamıştır" diyerek, kazada yaşamını yitiren tüm şehitleri rahmetle andıklarını söyledi.
- "Allah bana yardım etti, denizin üzerine çıktım"
Kazadan yaralı kurtulan Emekli Kıdemli Başçavuş Hüseyin Akış, gazetecilere yaptığı açıklamada, Çanakkale Boğazı'ndan gelirken Hüseyin İnkaya'dan nöbet aldığını belirterek, boğaza girerken Sabri Çelebioğlu'nun kerteriz (herhangi bir cismin yönü ile esas alınan yön arasındaki açı) alınması yönünde emir verdiğini söyledi.
Bulunan noktada batık savaş gemilerinin olacağının düşünülmesiyle bu hesabın yapıldığını ifade eden Akış, şöyle konuştu:
"Şehitliği herkes arzu eder. Böyle bir görevden sonra bu millet ve memleket için her zaman şehit olmaya hazırız. Kaza olduğunda ben kuledeydim. İnkaya'dan ve 2. komutan Kemal Ünver'den kerteriz istedim. Onlar kerterizi verdiler ve ben de rapor ettim. Rotamızdayız anlamında... Nara Burnu'na yaklaştığımız zaman Hasan Yumuk 'sancak 15' dedi. 'Biraz evvel kontrol edildi' dedim. Ne var demeye kalmadan merdivenin basamağını tuttum. Yanımda 2 astsubay ve serdümen vardı. Kaportadan giren deniz suyu horul horul ötüyordu. Yanımdaki 2 astsubayla askeri katladığı gibi santrale indirdi. Ne zaman geminin içi tamamen su dolduktan sonra bana sanki birisi 'yürü' der gibi gemiyi terk etmeye çalıştım. Ondan 3 gün evvel de oğlum olmuştu. Denizin içinden yukarıya çıkamadığım için 'oğlumu göremeyeceğim galiba' dedim. Fakat Allah bana yardım etti, denizin üzerine çıktım. Hasan Yumuk, Sabri Çelebioğlu, Kemal Ünver, Hüseyin İnkaya akıntıyla Çanakkale'ye doğru gidiyordu. Ben Naboland gemisinin yanından ayrılmadım. Suya düşen gözcü askerlerimizi, onların pervanesi parçaladı. Ben de sırt üstü yatarak geriye çekildim. Alan olmadı, ben de İngilizce 'help' dedim. Bot indirip aldılar beni, Çanakkale'nin gümrük motoru geldi ve bizi onlara teslim ettiler. Bir hastanede yatırdılar bizi."
Akış, hastenede yatarken morallerinin bozulmaması için arkadaşlarının şehit haberlerinin kendilerine söylenmediğini dile getirerek, acı haberi daha sonra aldıklarını bildirdi.
Konuşmanın ardından, Koramiral Kösele, şehit yakınları ve diğer katılımcılar tarafından anıta çelenk konuldu. Daha sonra denizaltı filosu iskelesinde Kösele ve katılımcılar tarafından denize çelenk ve karanfil bırakıldı.