Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen İl Başkanları Toplantısı'nda hitap etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan İstanbul'a başlattığı 'Adalet Yürüyüşü'ne yönelik eleştirilerde bulunan Erdoğan, "'Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür' derler. Şu anda, akılsız başın cezasını ayaklar çeker, misali kendini yollara vurup İstanbul'a giden CHP'nin başındaki zat, bizim için 'Seçimden sonra Başbakan, yurt dışına kaçacak' tezviratları yapıyordu. İşin doğrusu; çok partili hayatımızda siyasetin bu denli seviyesiz hale getirildiği, siyasetçilerin akıllarını ve ruhlarını bu denli kiraya verdiği pek az seçim gördük. Bugün FETÖ ihanet çetesine ve onların dümen suyuna girerek, ülkesine iftira atanları korumak için yolları arşınlayanları o dönemde de aynı çetenin ayakçılığını yapar görüyorum. O dönemde sergilenen haysiyet cellatlığına milletimizin itibar etmemesinin tam tersine oynanan oyunu görerek, güçlü bir şekilde arkamızda durmasından birilerinin hiç ders çıkarmadığı anlaşılıyor" diye konuştu.
"YOLDAŞLIĞINI YAPTIKLARI İHANET ÇETESİYLE TÜRKİYE'NİN ALEYHİNDE ÇALIŞMAKTAN VAZGEÇMEDİLER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Artık çoğu ya yurt dışına kaçmış olan ya mahkemelerde adalete hesap veren FETÖ tetikçilerinin ellerine tutuşturdukları malzemeler, kayıtlar, tapeler üzerinden kendilerine ikbal devşirmeye çalışanlar, hala aynı yerde debelenip duruyor. Buna karşılık AK Parti, 2014 mahalli seçimlerini de kazandı, cumhurbaşkanlığı seçimini de kazandı, milletvekilliği seçimini de kazandı. Yetmedi, halk oylamasını da kazandı. Milletimiz ve güvenlik güçlerimizle beraber bölücü örgütü açtığı çukurlara gömdük. Darbe girişimini engelledik. Suriye'de kurulan tezgahı bozduk. Ekonomik saldırıları da atlattık. Biz ülkemiz için çalıştığımız ve 'tek bayrak, tek millet, tek devlet, tek devlet' dediğimiz için 80 milyonun gönlünde kendimize müstesna bir yer edindik. Onlar ise yoldaşlığını yaptıkları ihanet çetesiyle ve bölücü örgütle birlikte Türkiye'nin aleyhinde çalışmaktan bir gün bile vazgeçmediler. Eskiler 'İnat da bir murattır' derler. Bunların kendi milletlerine ve devletlerine karşı olan her işin arkasında yer alma konusunda ortaya koydukları inat, meselenin araç olmaktan çıkıp, amaç haline geldiğini gösteriyor. Özellikle ülkemize ve milletimize olan muhabbetlerinden şüphe duymadığımız MHP'nin kritik konularda gösterdiği onurlu ve sağduyulu duruşa baktığımızda CHP'nin ve aynı çizgideki çevrelerin konumunu çok daha açık bir biçimde görebiliyoruz. Meselenin muhalefet değil, siyaset değil; memleketin bekası meselesi olduğunu görerek, ülkesinin ve milletinin yanında yer alan herkese buradan bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum"
"SURİYE'DE, IRAK'TA, KÖRFEZ'DE, AVRUPA'DA ÜLKEMİZE KARŞI KURULAN TUZAKLARIN BİR PARÇASI"
CHP'nin millete karşı siyaset yapmaya başladığını savunan Erdoğan, "CHP'nin temsil ettiği çizgi, artık siyaseten muhalif olma, siyaseten farklı duruş sergileme, siyaseten farklı söylemde bulunma boyutunu aşmış; terör örgütleriyle ve onların özellikle ülkemizin üzerine kışkırtan güçlerle birlikte hareket etme noktasına geldiğini görmek durumundayız. Geçmişlerindeki millete rağmen siyaset yapma anlayışları sebebiyle demokrasi sicilleri zaten bozuk olanlar, şimdi işi bir adım daha ileriye götürüp, millete karşı siyaset yapmaya başlamışlardır. Aklı başında herkesin rahatlıkla görebildiği bu durum; Suriye'de, Irak'ta, Körfez'de, Avrupa'da ülkemize karşı kurulan tuzakların bir parçasıdır" dedi.
"AYM'YE KADAR TÜM KURUMLARA SALDIRAN ZİHNİYETİN DERDİ 'ADALET' OLAMAZ"
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşünün, milletin yararına olmadığını savunan Erdoğan, "Güya 'adalet' diyen, adaleti sağlamakla görevli ilk derece mahkemelerinden AYM'ye kadar tüm kurumlara saldıran bir zihniyetin derdi asla 'adalet' olamaz. Hukuk olamaz. Bir defa bile gönül diliyle şehitlerimizi andıklarını, gazilerimize şifa dilediklerini duymadıklarımız, ne yazık ki teröristler ve onlara yardım edenler için adeta dünyayı ayağa kaldırıyorlar. Hem FETÖ'nün hem PKK'nın önde gelen isimlerinin övgüyle bahsettiği bir genel başkanın yaptığı işlerin ülkemizin ve milletimizin yararına olmadığını anlamak için başka bir ölçüye gerek yoktur" diye konuştu.
"ADALETİ SAVUNMUYOR TAM TERSİNE ZULMÜ YÜCELTİYORSUNUZ"
Yürüyüşün amacının 'adalet' olmadığını ileri süren Erdoğan, "Avrupa'nın himayesindeki sözde gazetesinden size seslenen PKK yöneticisi 'Doğru adımlar atıyorsunuz' diyorsa attığınız adım, kesinlikle yanlıştır. Terör örgütleri OHAL'den rahatsızsa ve siz de uygulama gayesini bile bile buna karşı çıkıyorsanız gittiğimiz yol, Kandil'in, Pensilvanya'nın yoludur. Uluslararası kuruluşların ve mahkemelerin dahi eleştirmediği tarzda terör davalarına saldırıyorsanız Türk adaletini itham ediyorsanız yaptığınız iş, bu ülkenin hayrına asla değildir. Terör örgütlerine karşı yapmayı aklınızdan geçirmediğiniz yürüyüşü teröristleri ve onlara destek verenleri savunmak için başlatıyorsanız kimseyi amacınızın 'adalet' olduğuna inandıramazsınız. Siz, bu tavrınızla dikene su vererek, adaleti savunmuyor tam tersine zulmü yüceltiyorsunuz" dedi.
"EYLEME SAHİP ÇIKANLAR TAAMMÜDEN AYNI SUÇA ORTAK OLMAKTADIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "İlla bir hak arayacaksanız gidin FETÖ davalarının, PKK davalarının, DHKP-C davalarının görüldüğü mahkemelere şehitlerin, gazilerin, milletin hakkını arayın. Darbecileri bırakıp, darbeye maruz kalanları suçlayanlara yazıklar olsun. Teröristleri bırakıp, terörle mücadele edenlerin üzerine gidenlere yazıklar olsun. Kendi milletvekillerinin dünyanın her yerinde 'vatana ihanet suçu' kapsamında kabul edilen eylemine sahip çıkanlar, aslında taammüden aynı suça ortak olmaktadırlar. Konunun ne basın özgürlüğüyle ne düşünce ve ifade özgürlüğüyle ne milletvekili dokunulmazlığıyla ilgisinin olmadığını en iyi bu gürültüyü çıkartanlar biliyor. Bir başka terör örgütüyle irtibatlar sebebiyle kamudan ihraç edilen ve yine örgütün emriyle cezaevinde güya açlık grevi başlatanlara yine bunlar sahip çıkıyor. Bu da enteresan. Esasen bunların hiçbirinin derdi demokrasi ve özgürlükleri savunmak değil, kendi suçlarını bastırmaktır. Teşkilatlarımızdan bu meseleleri milletimize anlatma konusunda çok daha aktif bir şekilde hareket etmelerini bekliyoruz. Milletimize hakikatleri anlatmadığımız her yerde meydanın yalanlara, yanlışlara, iftiralara kalması kaçınılmazdır. Bunun için hep birlikte gece gündüz çalışmak, çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmayarak tüm vatandaşlarımıza gerçekleri anlatmak mecburiyetindeyiz"
"15 TEMMUZ'UN UNUTTURULMASINA KESİNLİKLE İZİN VERMEYECEĞİZ"
Darbe girişiminin yıl dönümüne yaklaşıldığını hatırlatan Erdoğan, "15 Temmuz'un unutulmasına, unutturulmasına, bu ihanetin üzerinin örtülmesine bu hainlerin yaptıkları alçaklığın hesabının sorulmasının önüne geçilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. 15 Temmuz'u Türkiye'de bir daha kimsenin darbe teşebbüsünde bulunmamasını, benzer bir ihaneti aklına dahi getirmemesini sağlamanın sembolü haline dönüştüreceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Teşkilatlarımızdan 15 Temmuz'u anma etkinliklerine sahip çıkmalarını, yoğun ve samimi katılım göstermelerini özellikle bekliyorum. Biz de darbe girişimi gecesi bombalanan Meclis'te, tankların ölüm saçtığı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde yapılan programlara ve çeşitli toplantılara katılarak vazifemizi ifa edeceğiz" diye konuştu.
"TEŞKİLATLARIMIZDA KAPSAMLI DEĞİŞİMİN ŞART OLDUĞUNU SANIYORUM"
Partisinin MKYK ve MYK toplantılarında olgunlaştırılan ve İl Başkanları Toplantısı'nda daha da detaylandırılacak bir çalışmalarının olduğunu dile getiren Erdoğan, "Belde, ilçe ve il teşkilatlarımızda yorgunluk, atalet, çözülme işaretleri gördüğümüz arkadaşlarımızın daha dinamik, gayretli, vizyoner, üretken arkadaşlarımızla nöbet değişimi yapmalarını arzu ediyoruz. Başarılı teşkilatlarımızdaki arkadaşlarımız elbette görevlerine devam edecekler; ama genel olarak teşkilatlarımızda kapsamlı bir değişimin şart olduğunu sanıyorum, sizler de kabul edeceksiniz" dedi.
"GEREKEN DERSLERİ ÇIKARMAZSAK 2019'DA İŞİMİZ GERÇEKTEN ÇOK ZOR DEMEKTİR"
Cumhurbaşkanlığında rahat icraat yapabilmek için Meclis'te de güçlü bir çoğunluğa sahip olmanın şart olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Dünkü MKYK toplantımızda kongre takvimini büyük ölçüde netleştirdik. 16 Nisan halk oylamasıyla birlikte başarı ölçüsü değişti. Artık yüzde 49,9 oy bile alsanız başarılı olamıyorsunuz. Netice almak için mutlaka yüzde 50 artı 1; buna ulaşmak zorundayız. Cumhurbaşkanlığında rahat icraat yapabilmek için Meclis'te de güçlü bir çoğunluğa sahip olmak şarttır. Bu bakımdan 2019 seçimleri, bizim için kritik öneme sahiptir. 30 Mart 2014, 10 Ağustos 2014, 7 Haziran 2015, 1 Kasım 2015, 15 Temmuz darbesi sonrasındaki gelişmeler ve 16 Nisan 2017 halk oylaması bize çok net bazı mesajlar vermiştir. Birlikte yaşadığımız bu seçimlerden gereken dersleri çıkarmazsak 2019'da işimiz gerçekten çok zor demektir. Şu anda değişim zilleri tüm gücüyle çalıyor. Bize düşen görev, bu çağrıya kulak vermek ve gereğini de yerine getirmektir"