Sahneye bahçıvan tulumuyla çıkan Erkan Şamcı, KO-MEK’in farklı alanlarındaki kurslarından çok etkilendiğini söyledi. Şamcı, ”Hayatımızı kolaylaştırsın diye bize sunulan temizlik ürünleri tamamen kimyasal maddelerle dolu. Çok temiz ve titiz olduğumuz ile çok övünürüz. Gerçekte ise ağır kimyasalları hayatımıza sıvayıp duruyoruz. Sabah kalkarız kendimizi temizleriz. Mesela dişlerimizi köpürte köpürte fırçalarız. O köpük bildiğiniz deterjandır. Diş macunlarının içeriğine bakın. Çamaşır deterjanına şeker karıştırıyorlar. Yani biz her gün deterjanla dişlerimizi fırçalıyoruz. Çocuklar için olanların durumu daha vahim. Onlarda bir de fare zehiri var . Çocuğunuzun ağzına temizlik adına fare zehiri sürer misiniz? Sürmezsiniz değil mi? Ama sürüyoruz. Burada reklamların büyük etkisi var” şeklinde konuştu.
“KAPAĞINI HİÇ AÇMASANIZ DAHİ ZEHİR YAYIYOR”
Katılımcıların konuşmasını büyük bir dikkatle dinledikleri Şamcı, ”Çamaşır suyunun üretildiği fabrikalarda işçiler gaz maskesi takıyorlar, koruyucu elbiseler giyiyorlar. Sizler evde çamaşır suyu kullanırken gaz maskesi takıyor musunuz? Elbette hayır. Çamaşır suyunu evinize aldığınızda hiç kapağını açmasanız bile zehir yayıyor. Bir tek Türkiye’de çamaşır suyunun maddesi olan Hipoklorit temizlik için kullanılıyor. Başka yerlerde bunu bataklık kurutmak için kullanıyorlar. Oysa bizde bazı hanımlar, ‘Çamaşır suyu kokusu olmadan temizlenmiş gibi gelmiyor’ diyorlar. Bizler bu zehirler için üstelik bir de para ödüyoruz” dedi.
“BAKTERİLERLE BARIŞALIM”
Bilinen doğruların ne kadar da yanlış olduğunu söyleyen Şamcı, ”Her şeyden önce bakterilerle barışalım. Aslında bizler de birer bakteriyiz. Yaşamımızı devam ettirmek için vücudumuzda bakterilerin olması gerekiyor. Bağırsaklarımızda var. Bakterilerin olmaması gereken yerlerden biri ameliyathaneler. Sizler mutfak tezgahlarınızın üstünde ameliyat mı yapıyorsunuz? Zaten seramik üstünde bakteri de yaşamaz. Alternatif olarak tuz kullanın. Tuzlu suda bakteri, mikrop yaşamaz. Temizlik yaptığınız suya bir avuç tuz atın. Mesela turşu niye bozulmuyor? Tuzlu sudan sebep bozulmuyor . Eskiden çamaşır sodası vardı. Annelerimiz bunu kullanılırlardı. Bir de yumuşatıcılar var. Güzel koksun diye kullanıyoruz. Tamamen kimyasal bunlar. Koklayınca beynimiz dumura uğruyor. Çamaşırlarınız güzel koksun istiyorsanız ütü suyuna bir miktar lavanta suyu koyun. Bakın çamaşırlarınız nasıl güzel kokuyor” açıklamasını yaptı.
SİNEK İLAÇLARI TEHLİKE SAÇIYOR
Şamcı, ”Bir başka derdimiz bardaklarımızı pırıl pırıl olsun. Bulaşık makinalarında kullandığımız deterjanlar arınmıyor ve tamamen kimyasal. Eşya odaklı yaptığımız her iş dönüp dolaşıp bize zarar veriyor. Firmalar ise leke çıkarmak için bu ürünleri sattıklarını söylüyorlar. Hayatımıza soktuğumuz her ürünün sağlığımıza uygun olması gerekiyor. Şimdi yaz ayları geliyor. Her yerde yine sinek ilaçları satılacak. Fişe takılan, püskürtülen birçok çeşidi var ve hepsi zehir. O ilaç dediğimiz zehirler aslında haşereleri öldürmüyor. Sinekler bakıyorlar odada zehir var hemen kaçıyorlar. Sineklerin zehirli diye girmediği odalarda çocuklarımızı uyutuyoruz. Bunun yerine sinek teli yaptırmak çok daha sağlıklı bir çözüm. Geçen 80 yıl içinde hayatımıza 150 bin kimyasal madde girmiş maalesef. İlla mikrop diye bir takıntınız varsa her şeyi ütüleyin. Çocuklarınızın oyuncaklarını derin dondurucularda bir gün bekletin. Hiç mikrop kalmaz. Bizim en çok hamilelerin, annelerin yol göstericiliğine ihtiyacımız var. Hamile saçını boyatmıyor, ağrısı olsa dahi ilaç almıyor. Bu hassasiyeti hayatımızın her dönemine yaymalıyız” şeklinde konuştu.
KOZMETİKLERDEN DE BAHSETTİ
Kozmetik ürünlerdeki kimyasallara da değinen Erkan Şamcı, ”Güzel olmak uğruna kimyasalları yüzümüze, her yerimize sürüyoruz. Niye kremler hiç bozulmuyor? Çünkü içinde çok miktarda koruyucu kimyasal var ve biz her gün kullanıyoruz. İnsandan başka hiçbir canlı evine zehir sokmaz. Üstelik paralar ödüyoruz” diye sözlerini tamamladı. Kursiyerler de Erkan Şamcı’ ya teşekkür ettiler ve hediye verdiler.