Sevgili okurlar ve dostlar, oralı olmak ayrı bir duygudur. Kendini bir yere ait hissetmek gibi. İzmitliyim diyen biri ile İzmirliyim diyen aynı şeyi söylüyordur. Kentli olmak, medeni olmak ise bir yerli olmakla ya da oralı olmakla aynı şey değildir. Biraz karakteristik bir özelliktir kentli olmak. Körfezliyim dediğinizde nereli olduğunuzu söylersiniz ama kentli olmak; o kültüre ait olmak onu yaşamaktan yada reddetmekten geçer; yada karşı fikir oluşturmaktan. Yaşadığınız kentin kültürünün ne olduğunu, size nasıl bir kültür elbisesi giydirilmek istendiğini anlayamazsanız, sürünün içindeki kaz misali öndeki rüzgâr nereye götürürse oraya uçarsınız.


Şahsım adına konuşursam Yarımcalıyım diye addediyorum kendimi. Gümüşhane’den gelip bu kente yerleşen bir ailenin ferdi olarak bu kentin nasıl bir kültürel, ekonomik, sosyal ve siyasal süreç geçirdiğini çok iyi biliyorum. Hangi süreçte neler yaşandı çok iyi hatırlıyorum. 40 yılı aşkın süredir bu kentteyim. Sanayinin, tarımın, ticaretin ve  siyasetin nasıl değiştiğine, nasıl bir değişim geçirdiğine tanık oldum. Bazılarını içinde yaşayarak bazılarını da yakinen izleyerek.


Körfez hep bir rant merkezi oldu, tıpkı bugün olduğu gibi. Yarınlarda da durum farklı olmayacak. Bu kentten gelen geçen bir çok yönetici, siyasetçi ve bürokrat oldu. Ama hiç biri gerçek anlamda Körfez’i düşünmedi. Bugün Körfez’in ucubeye benzeyen görüntüsünün sebebi beceriksiz yöneticiler, basiretsiz siyasi yöneticiler olmuştur. Partisi ve siyasi düşüncesi fark etmiyor. Ben hepsini aynı kefeye koyuyorum. Şöyle bir etrafınıza baktığınızda, ama dikkatle baktığınızda ne demek istediğimizi  iyi anlarsınız.


Kentin ne bir cazibe merkezi,nede bir kültür merkezi var ne de bir sosyal yaşam merkezi. İçi içe geçmiş ve son derece çirkin bir yapılaşma hala devam ediyor. Yaşam merkezleri adıyla kurulan uydu kentlerle gecekondu yapılaşmasının yan yana olması ne anlatmak istediğimizin ana fikri aslında.


Sadece bunlar değil. Körfez bir liman kenti haline geliyor. Geliyor değil geldi. Körfez’e İstanbul tarafından gelirken sizi hemen çimento tozu karşılar. Bunun için yapılan taş ocakları patlamaları hala devam ediyor. Kirazlıyalı’yı yok eden liman ve depolama alanını artık kimseler önemsemiyor. Yarımca’da artık kirazın sadece festivalini yapıyoruz. Mimarsinan ve Atalar mahalleleri tarihin en büyük kent kıyımına feda edilerek Dubai Port’un merkezi haline geliyor. Barbaros mahallesinin özellikle KABAKOZ mevkii gaz firmalarının alanı ve büyüme hala devam ediyor. İlimtepe’nin nasıl bir nasipsizlik ve keder yaşadığını anlatmaya gerek yok sanırım.


Körfez’in yollarına bakın bir sevgili dostlar. Mahallelerden anayola çıksanız bir dert, çıkmasanız ayrı bir dert. Meşhur TÜPRAŞ kavşağının (ki parasının gaz firmalarından çıktığını herkes konuşuyor) nasıl bir şifre ile yapıldığının, nasıl bir mühendislik harikası olduğunun izahı hala yapılabilmiş değil. Büyükşehir Belediyesinin nasıl böyle bir hataya düştüğüne anlam vermek çok zor.


Ancak yapılan tüm bu hataların basit bir izahı var aslında. Bunlar RANTIN insan üzerinde yarattığı esaretin bedeli. Ne yazık ki bu bedeli biz ödüyoruz. Bunun nasıl bir rant olduğunu yöneticilerimiz ve siyasilerimiz iyi biliyor. Bunu bizler de çok iyi biliyoruz. Körfez’deki rantın tamamını toplasanız en az yüz tane Körfez’e yeter. Bunu herkes biliyor. Siyasiler de biliyor, yönetenler de biliyor. Ancak rantın esareti bunun ahlakileşmesini engelliyor. Bu insanda öyle bir esaret yaratıyor ki, kişiler oturdukları koltuğun ve makamın esiri oluyorlar ve bunları bırakamıyorlar. Bunlar hata değil. Hadi gelin suç da demeyelim. Ama ahlak açısından da yorumunu sizlere bırakıyorum. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner39

banner37

banner38