MEME KANSERİ NEDİR?
Meme kanserini, meme dokusundaki normal hücrelerin değişime uğrayarak kontrolsüz bir şekilde çoğalması olarak tanımlayan Dr. Abdullah Güneş, hastalığın daha sonrasında ise lenf bezleri, kemik ve karaciğer gibi diğer organları da etkileyebildiğini vurguladı.
MEME KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Meme kanserinin belirtilerinin önemine dikkat çeken Dr. Güneş, “Bu kanser türünde en önemli belirti memede ele gelen sert kitle şişliklerdir. Ek olarak İki meme arasındaki boyut farkı, renk değişikliği ve meme başındaki akıntılar da önemli belirtiler olarak sıralanabilir.’’ ifadelerini kullandı.
MEME KANSERİNİN GÖRÜLME SIKLIĞI NE DÜZEYDEDİR?
Meme kanseri konusunda yapılan araştırmalar sonrasında elde edilen veriler ile birlikte ülkemizde her 8 kadından 1’nin hayatının bir bölümünde bu kansere yakalandığını söyleyen Dr. Güneş, “Erken tanı konulan hastaların tamamına yakını iyileşerek normal hayatlarına dönebiliyorlar” dedi.
MEME KANSERİNDE TANI NASIL KONUR?
Meme kanseri tanısının konulması anlamında en önemli aşamanın kişilerin kendi kendilerine yaptıkları elle muayene olduğunu vurgulayan Dr. Güneş, ‘’Ülkemizde 40 yaş sonrası kişiler için ücretsiz tarama yapılabilmekte olup muayene ve taramaların ardından gerçekleştirilen biyopsi sonrasında kesin tanı koyulabilmektedir’’ bilgilendirmesinde bulundu.
MEME KANSERİNİN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Meme kanserine sebep olabilen risk faktörlerine de değinen Dr. Güneş, “50 yaş üzeri olmak, ilk adet yaşının 12 yaş ve menopoz yaşının 55 yaş olması, hiç doğum yapmamış olmak, hiç emzirmemiş olmak, uzun süreli hormon tedavisi görme ve aynı şekilde uzun süreli doğum kontrol hapları kullanmak bu kansere yakalanma riskini beraberinde getirir. Alkol kullanımı, çocuk yaşlarda göğüs bölgesine radyoterapi almak, ailesel yatkınlık, sigara kullanımı ve obezite gibi durumlarda risk faktörünü arttıran durumlardır” dedi.
Dr. Güneş meme kanserinin tedavisi noktasında ise “Özellikle erken tanı koyulan hastalarda çok başarılı sonuçlar alınabilmekte. Erken tanı konulan hastalara uygulanan koruyucu tedavilerin sonrasında hastalar meme alınmadan tedavi edilebilmektedir ve tedavi hastanın evresine göre planlanır. Cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve hormon terapisi kombine edilerek hastalara özgü tedaviler uygulanır.’’ şeklinde konuştu.
