Eskiden gençliğimizde sosyalist olmak çok moda idi. Bende bir dönem etkisinde kalmıştım. Sosyalizmde sınıf ayrımı vardır. Üretenler ve patronlar. Tüm sistem bunun üzerine kuruludur.

Ezilenlerin ezilmişliğini ortadan kaldırmak için ise üretim elemanlarının devlete bağlı olması esastır. Fakat o devleti yönetenlerin yozlaşabileceği ve kişisel egolarına yenik düşebileceği hiç hesaba katılmaz idi. Sonrasında öğrendim ki; insanın fıtratında ego denilen bir olgu var.

Yani nefis. Nefisi durdurmak ise çoğu insan için imkansız. Büyük bir terbiye gerekiyor. İşte günümüzün ekonomik sistemi kapitalizmde bu nefisten beslenir. İnsanların nefislerini kullanarak tüketime sürükler. Ve sonrası borç batağında geçen bir hayat… İşte bugünümüz bundan farksız mı?

Geldiğimiz nokta hiç iç açıcı bir halde değilken, birde sınıf bölünmüşlüğünün dışında öyle bölünmüşlükler ekledik ki; toplum neredeyse bin bir parça hal aldı. Mezhepler, cemaatler, etnik kökenler, hemşericilikler, zengin fakir ayrımının dahi çok üstüne çıktı. Siyasi olarak ayrışma ise üst seviyelere ulaştı. Toplum şuan bunu kılcal damarında yaşıyor.

Siyasi ayrışmalar zaman zaman olur fakat etnik ve mezhepsel ayrılırken, her zaman düşmanların iştahını kabartır. Zaten 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde hep bundan beslenmediler mi? Onlarca kanlı olayın altında bu yatmadı mı?

Türkiye yine zor bir süreçten geçiyor. Ekonomik anlamda ufacık düzelme nüveleri bile birilerini rahatsız ediyor. Bağımlılık derecesinin düşmesini içine sindiremeyenler, her zaman olduğu gibi dışarıdan müdahale ile içeri de ki satılmışları devreye sokarak, ülkeyi güçsüzleştirme yolunu seçiyor. Klasik yöntem böl parçala yönet her zaman olduğu gibi bugünde devrede.

Türkiye’deki tablo üzülerek belirtiyorum ki bu halde.

 

MEDYANIN DURUMU

Bugün bizim günümüz. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Aslına bakarsanız bugün bir mücadele günüdür. Basın çalışanlarının bedel ödeyerek bazı hakların sahibi olması üzerine kutlanmıştır. Ama bu haklar tabiî ki zaman için yok oldu.

Birçok gazeteci günümüzde askeri ücret çok az haberleri yapıp, insanlarımız geçinemiyor deyip, kendi o durumda yaşamaya mahkûm edilmiştir. Yaptığımız iş o kadar maliyetli okumayan bir topluma gazete yapmak işi daha zorlaştırmaktadır.

Suçu sadece topluma atıp kenara da çekilmemek gerekli. Çünkü gazetecilerin siyasetin gölgesinde yaptıkları yayınlar, işi bu noktaya getirmiştir. Evet, gazete haberinde yorum yapılır ama toplumu yönlendirip, bir yere kan alize etme varsa işte o zaman işin rengi değişir. Ama maddi kaygılar maliyetlerin yüksekliği nedeniyle ne yazık ki medya, güçlünün yanında yer alma durumunu sürdürmeyi yeğlemiştir. Burada yapılması gereken güçlü güçsüzün yanında yer almak değil, doğrunun yanında olmak olmalıdır.

 

Yerel basını bu sınıftan ayrı bir yere koymak gereklidir. Bizler ekmeğinin peşinde olan, herkese kapısı açık, sözünü gerektiğinde esirgemeyecek insanlarız. Bundan kuşku duymayın. Bizi sınıflara ayırmayın. Bunu meslektaşlarımız yapsa dahi siz okurlarımız yapmayın.

 

Herkes iyi günler diliyorum. Allah’a emanet olun, onun yolundan şaşmayın…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner39

banner37

banner38